Yapay zekâ, yazılımcılık, AGI ve beyaz yakalı işlerin geleceği
Yapay zekâ ile ilgili son dönemde bir inkârcılık dalgası olduğunu görüyorum. Bu inkârcı kitlede başı çekenler genelde yazılımcılar oluyor. Muhtemelen işlerinin tehdit altında olabileceğini hissediyor ve buna karşı bir doğal tepki geliştiriyorlar. Buna benzer bir tartışma da çevirmenlik üzerine olmuş, çevirmenler de benzer tepkiler göstermişlerdi. Yapay zekânın gelişimine ve devralması olası işlere dair karşı argümanlar birkaç ana başlık altında toplanıyor.
Yapay zekânın yerinde sayacağını varsaymak
Yapay zekâ ve yazılımcılık, çevirmenlik vb. benzeri işlere dair tartışmalardaki en büyük hata, YZ’yi şu anki haliyle değerlendirip gelişmeyeceğini varsaymak. Böyle düşünenler, YZ’yi bir araç olarak görüp kontrolün kendilerinde olduğuna, yani her şekilde bir insana muhtaç olunacağına inanıyorlar. Oysa YZ çok hızlı ilerliyor. Dünyadaki birçok teknoloji şirketi, hem görev bazlı YZ araçlarını geliştirirken bir yandan da AGI (Yapay Genel Zekâ) hedefine odaklanıyor. Şirketler, devletler ve yatırımcılar buna büyük kaynaklar ayırıyor. Böyle yoğun bir odaklanma en son II. Dünya Savaşı sırasında olmuştu ve o dönemde atom bombası, jet motoru, radar, roket gibi teknolojiler hızla geliştirildi. Benzer bir durum ABD ile Sovyetler Birliği arasındaki uzay yarışında da yaşandı. Yani buradan artık geriye dönüş yok, AGI’ye ulaşılacak.
AGI’ye, yani insan zekâsına sahip bir teknolojiye erişildiğinde, artık bilgisayarlarla yapılan herhangi bir iş için insana, en azından bu ölçekte, ihtiyaç duyulmayacak. Yani yapay zekâ bir araç olmaktan çıkıp doğrudan beyaz yakalının yerini hızla almaya başlayacak. İnsan gibi düşünebilen, ondan daha hızlı, yorulmayan ve daha geniş bilgi kaynaklarına erişebilen bir sistem, insandan zaten her açıdan daha üstün olacak. Ve yukarıda belirttiğim gibi, bu kadar yoğun bir odaklanma ve yüksek bir gelişme ivmesi söz konusuyken bu devrimin gelmesi çok uzak değil.
AGI’ye asla ulaşılamayacağını ileri sürmek
AGI ile ilgili bir karşı argüman da AGI’ye asla erişilemeyeceği, çünkü insanın taklit edilemeyecek kadar karmaşık olduğu yönünde. Bunu iddia edenler, AGI’yi kendi bilincinin farkında ve duyguları olan bir yapay yaşam formu gibi düşünüyor; ancak durum böyle değil. Bugün büyük yapay zekâ şirketlerinin AGI hedefi, yapay bir insan yaratmak değil; insan zekâsını taklit eden bir sistem geliştirmek. Yani bilinç ve duygular beklenmiyor, sadece yetenekler taklit ediliyor. Bilinçli, duyguları olan bir varlık yaratma girişimi söz konusu olmadığı için bu, gayet erişilebilir bir hedef. Bununla ilgili farklı tarihlerden söz edilse de bugünkü ivmeyle 5 sene içinde bir ya da birkaç AGI örneğinin ortaya çıkması beklenebilir.
Yapay zekâ devrimini Sanayi Devrimine benzetmek
Son olarak, YZ devrimini Sanayi Devrimi’ne benzetenler var. O zaman da yardımcı araçlar çıktı, insanın işi kolaylaştı, yeni işler doğdu. Doğru, ama bu sefer YZ işini kolaylaştırmayacak, tümüyle senin işini yapacak. Yeni teknolojilerle birlikte yeni rollerin ortaya çıkması da kaçınılmaz elbette, ancak bunların sayısı şu an için kaybolan işleri ikame edebilecek gibi görünmüyor. Özetle, hızla yeni bir teknolojik devrim geliyor ve bu dalgayı ciddiye almak, yok saymaktan daha akılcı olacaktır.
Peki ne yapmalı?
Tam olarak ne yapmak gerektiğine dair net bir öneri getirmek zor, çünkü yapay zekâ devriminde hiçbir beyaz yakalı pozisyonun işi garanti olmayacak. Belki de artık kariyerleri uzun vadeli düşünmek yerine dönemsel olarak planlamak daha doğru olacaktır. Özellikle kariyerinin başındaki arkadaşlar için bu konu çok daha önemli.
[…] önce yapay zekâ ile ilgili bir yazımda bu konudan bahsetmiştim. AGI’ye karşı argüman geliştirenler, insanın taklit […]