Türkiye’de perakende ve hizmet sektörü devrimi
Dünya, Soğuk Savaş‘ın sona ermesinin üzerinden geçen 10 yılın ardından artık ülkeler arası geleneksel savaşların yerini bölgesel çatışmaların ve terörün aldığı ve ülkelerin ticari çıkarlarına daha fazla odaklandığı bir yer haline geldi. ABD ordusunun 2003’te Irak’a girmesiyle birlikte petrolün varil fiyatının 38-40 dolar bandıdan 140 dolar seviyesini gördüğü 2008 Kürsel Ekonomik Krizi’ne kadar dünyada bir sermaye bolluğu yaşandı.
Bu sermaye bolluğunun etkisi, petrol ithalatçısı diğer ülkeler gibi Türkiye’yi de etkiledi. Türkiye’ye doğrudan yabancı sermaye girişi 1950-2002 arasında 15,1 milyar dolar iken, 2003-2014 arasında 148,2 milyar dolar olarak gerçekleşmiş. Dışarıdan gelen bu yabancı sermaye genellikle yeni yatırımdan ziyade mevcut tesisleri ve şirketleri (özelleştirmeler) satın almak için geldi. Yabancı sermayenin bir bölümü de inşaat sektörüne yatırım için kullanıldı.
Yabancı sermayenin de etkisiyle hem inşaat sektörü hem de diğer sektörlerde önemli bir büyüme gerçekleşti. İnsanların maketten ev satın aldığı, Anadolu’da sıradan bir futbolcuya 8 milyon dolar bonservis ücreti (şimdinin standartlarında 20 milyon dolar) verildiği yıllardı.
AVM Devrimi
2000’lerin başlarında sadece büyük şehirlerde az sayıda olan AVM sayısı, inşaat sektöründeki patlamanın da etkisiyle 2015 sonunda 360’a ulaştı ve 2018 sonuna kadar da 55 yeni AVM’nin açılması bekleniyor.
Toplam 2,5 milyon kişinin istihdam edildiği perakende sektörünün 1 milyonu organize perakendeden gelirken, AVM’ler de bu istihdamda önemli yer tutuyor. Her yeni AVM ile birlikte binlerce kişi için yeni istihdam olanağı da sağlanmış oluyor.
Organize Perakende ve Zincir Mağazalar Devrimi
Son 10 yıllık süreçte AVM patlamasının yanı sıra organize perakende ve zincir mağazalarda da büyüme gerçekleşti. Dünyaca ünlü yabancı perakende devlerinin yanı sıra yeni ortaya çıkan yerli perakende devleri de sayısız yeni mağaza açarak geniş bir istihdam olanağı yarattı.
Hizmet sektöründe büyüme
Türkiye’de perakende sektörü gibi hizmet sektörü de büyüme gösterdi. TÜİK’in 2014 verilerine göre GSYH içinde hizmet sektörünün payı %57,7 ile ilk sırada. Yine TÜİK’in 2015 verilerine göre Türkiye’de kayıt dışı istihdamın %35 dolayında olduğunu ve bunun da önemli bir kısmının hizmet sektöründe olduğunu hatırlamak lazım.
Tüketici eğilimlerinin değişmesi
Türkiye’de genişbant internetin yaygınlaşmaya başlaması ile daha fazla ürüne ve pazarlamaya maruz kalmaya başlayan tüketicilerin, kredi kartı kullanımındaki artışla beraber harcama eğilimleri de değişti.
Bakınız: Yeni nesil tüketim alışkanlıklarımız
Satınalma gücü yıldan yıla gerilemesine rağmen kredi kartı kullanımının yaygınlaşması ve işgücüne katılımın artmasıyla hane halkı harcamaları yükseliş gösterdi. Yani sıradan bir aile babasının 5 kişilik bir ailesini sorunsuz geçindirebildiği yıllardan, ailedeki neredeyse her bireyin çalışarak ancak geçinebildiği bir noktaya gelindi. Hatta geçmişte oldukça düşük olan kadınların işgücüne katılım oranları da perakende ve hizmet sektörünün sunduğu yeni iş olanakları sayesinde ve hane halkı üzerindeki istihdam baskısını artırmasından dolayı yıldan yıla artmaktadır.
Geçici İstihdam ve Geçici İşsizlik
Perakende ve hizmet sektörünün büyümesi ile nitelikli olmayan işgücünün dönemsel olarak istihdam edilmesi ve yine kısa dönemlerle işsiz kalması gibi bir sonuç ortaya çıkarmıştır. Yani X firmasında çalışmaya başlayan bir çalışan, çeşitli sebeplerle işinden çıkarıldığında veya ayrıldığında, çok fazla bir işsizlik dönemine maruz kalmadan yine benzer nitelikte bir pozisyonu Y firmasında bulabilmekte veya Z firması gibi bambaşka bir işe geçiş yapabilmektedir. Bu anlamda perakende ve hizmet sektörünün büyüklüğü, işsizliğe çözüm olması anlamında çok önemli bir role sahip.
Nitelik Sorunu ve Hizmet Kalitesinde Düşüş
İstihdamın geçici olması da işgücü niteliği, sunulan olanaklar ve çalışma şartları ile alakalı bir konu. Perakende ve hizmet sektörünün patlama yaptığı dönemden önce benzer pozisyonlar için belli bir nitelik arayışı ve kısmen tatmin edici ücretler vardı. Yeni dönemde ise nitelik kaygısı olmaksızın mevcut işgücü, çoğunlukla asgari ücret düzeyinde yoğun çalışma saatlerinde istihdam edilmektedir. Bunun sonucu olarak da tüketicinin aldığı hizmet kalitesinde belirgin düşüşler yaşanmıştır. Örneğin, zincir mağazalarda oluşan uzun kasa kuyrukları ve ürünleri torbalarına kasiyerin yerine tüketicinin koyması gibi.
Güzel bilgilendirici bir derleme olmuş. Yazınızın akıcılığı konusunda bazı eksiklikler var ama baştan sona kadar okudum.