Neden İngilizce öğrenmelisiniz?
Türkiye’de yabancı dil öğrenmek genel anlamda bir sorun. Sorunun boyutunu istatistik açısından ortaya koymak gerekirse; Türkiye’de yabancı dil bilenlerin oranı %9. Yani nüfusun %90’ından daha fazlası dünyadaki gelişmeleri Türkçe yayınlar dışında takip etme şansına sahip değil. Yani bir bakıma, iletişim anlamında dünyadan izole durumda.
Dünyanın en yaygın konuşulan dili
İngilizce, 982 milyon kişi ile Mandarin Çincesi’den (1,09 milyar) sonra dünyanın en çok konuşulan ikinci dili. Mandarin Çincesi neredeyse tamamen Çin’de konuşulan bir yerel dil olduğu ve İngilizce konuşan nüfus tüm dünyaya yayıldığı için, İngilizce dünyanın en yaygın dili diyebiliriz.
Uluslararası kabul görmüş bir dil
İngilizce, uluslarası olarak kabul görmüş bir dil. Uluslararası sivil havacılığın resmi dili. Birçok uluslararası organizasyonun resmi dili. Dünyanın neresine giderseniz gidin (eğer spesifik bir bölgeden bahsetmiyorsak), yerel halkla aynı dili konuşmuyorsanız, iletişim kurmak için ilk kullanacağınız dil İngilizcedir. Eğer İngilizce bilirseniz, yurt dışında iletişim kurma konusunda daha az sorun yaşarsınız. (Bakınız: İngilizce dil bilginizin en çok işe yarayacağı ‘anadili İngilizce olmayan’ 17 ülke).
İnternetin hakim dili
W3Tech’in Kasım 2017 verilerine göre İnternet’teki sitelerin %51,2’si İngilizce içerikte. Türkçe içeriğe sahip sitelerin oranı ise %1,6.
Wikipedia’daki Türkçe makalelerin sayısı 300 bin, İngilizce makalelerin sayısı ise 5,5 milyon ve detay olarak da çok daha geniş. Bir örnek verelim. Örneğin son zamanların gözde firmalarından Tesla Otomobil’le ilgili olarak araştırma yapmak istiyorsunuz. Türkçe Wikipedia maddesinde 13 kaynak içeren bu yüzeysel sayfa çıkarken, İngilizce maddesinde 445 kaynak içeren geniş ve detaylı içerik çıkıyor. Ama, eğer siz İngilizce bilmiyorsanız bu içerikten faydalanamıyorsunuz.
Yani İngilizce bilmezseniz, herhangi bir konuda derinlemesine araştırma yapabilme, yurt dışında yaşayan insanlarla iletişim kurabilme, dünyayı daha iyi tanıma ve anlama fırsatına sahip olamıyorsunuz. Yurt dışında yaşama ve yerleşme planlarınız varsa, bunun önündeki en önemli engellerden biri de yine dil öğrenmek.
İngilizce bilmeyene iş yok!
İş ilanlarında, bir zamanlar üniversite mezunu olma kriterinin yerini İngilizce bilmek aldı. Firmalar, biraz da abartılı olarak iyi seviyede İngilizce şartını koyarak birçok adayı baştan eliyor. Hatta çok spesifik olmayan bazı ilerde ikinci dil şartını da sıkça görür olduk. Yani İngilizce bilmemek, iş bulma şansınızı da giderek daha zora sokuyor. Hele ki 80’ler veya 90’lar neslindenseniz ve henüz İngilizce öğrenmemişseniz işiniz çok daha zor olacak. Çünkü her gelen yeni nesilde İngilizce bilme oranı da artıyor ve henüz kariyerinde istediği yere gelemeyenler için İngilizce çok net bir eleyici kriter olacak.
İngilizce öğrenmenin etkili yolları
İngilizce öğrenmenin en etkili yolu, ona maruz kalmaktır. Eğer imkânınız varsa, en az üç aylık bir yurt dışı dil kursuna gitmeniz iyi bir başlangıç olabilir. Öncesinde temel seviyenin üzerinde İngilizce bilmeniz iyi olur. Bunun için de başlangıç amaçlı olarak Türkiye’deki bir dil kursuna gidebilirsiniz. En azından Pre-Intermediate, yani orta-altı seviyeye gelene kadar gidebilirsiniz. Bu aşamadan sonra en iyi seçenek yurt dışı kursu olacaktır.
Daha önce yazdığım Kendi kendine çalışma ve öğrenme metodu isimli yazıda belirttiğim gibi, İngilizceyi ben kendi çabalarımla öğrendim. En azından belli bir seviyeye getirdim. Bu metod sayesinde gramerinizi epeyce ilerletebilir, yazılı dil sınavlarından tatmin edici sonuçlar alabilirsiniz. Ancak bu metodun zayıf kaldığı yön, pratikten yoksun olması. İngilizceyi; konuşma, dinleme, anlama ve yazma kategoilerinde dengeli olarak ilerletmek çok önemli. Yani grameriniz ileri seviyeyken, giriş seviyesinde ancak konuşabiliyorsanız bu sağlıklı bir durum değil. Yani gramerde seviye atlamak için acele etmeyin.
İngilizce öğrenim sürecinde farkettiğim bir başka detay da, İngilizceyi sıfırdan orta seviyeye kadar öğrenmenin, orta seviyeden ileri seviyeye kadar öğrenmeten daha kolay olduğuydu. Bunun birkaç sebebi var. Öncelikle orta seviyeye kadar ağırlıklı olarak pasif kelimeleri bilmeniz epeyce işinizi görüyor. Bu kelimeler nesne veya isimler. Bunları akılda tutmak, çoğu zaman zihinde bir görüntü ile eşleştirildiği için aktif kelimelere göre daha kolay. İleri seviyeye doğru neredeyse tüm fiilleri bilmeniz gerekiyor ki, bunlar pasif kelimelere göre daha az kullanıldıkları için daha az akılda kalıcılar.
Yabancı dil, kullanılmadıkça çabuk erezyona uğruyor. Bu yüzden, öğrendiğinizi kullanabilmeniz önemli. İngilizce öğrenirken, öğrendiklerinizi kullanabileceğiniz tüm fırsatları değerlendirmeli ve bunu zamana yaymalısınız.
Hangi ihtiyaç için ne kadar İngilizce bilmek gerekir?
İnternette okuduğunuz haberleri ana hatları ile anlamak için orta düzey İngilizce bilgisi yeterlidir. İngilizce konuşan birisi ile temel anlamda iletişim kurabilmek için, bol pratikle pekiştirilmiş orta-altı seviyede İngilizce yeterli olacaktır. Detaylı seviyede iletişim kurabilmek için en az orta-üstü seviyede İngilizce bilmeniz gerekir. Eğer işinizle ilgili İngilizce bilmeniz gerekiyorsa, bu da yazılı ve sözlü olarak ikiye ayrılır. Teknik İngilizce ve yazışmaları sağlıklı olarak yapabilmek için en az orta-üstü seviyede, karşılıklı olarak konuşabilmek için de yine en az orta-üstü seviyede İngilizce bilmeniz gerekir. Yabancı film ve dizileri sorunsuz şekilde anlayabilmek için ileri seviyede İngilizce bilmeniz gerekir.
Sıfırdan başlayacaklara tavsiyeler
Sıfırdan başlayacaklar için temel İngilizce kursu, hem devamlılık hem de metodik yaklaşık açısından çok faydalı olur. Pre-Intermediate, yani orta-alt seviyeye kadar İngilizce kursuna gidilebilir. Sonrasında yurt dışında en az üç aylık bir kurs çok daha faydalı olacaktır.
Kendi kendine çalışacaklar veya öğrendiklerini pekiştirecekler için İnternette Duolingo, Lingualeo, Voscreen, Quizlet ve Memrise gibi ücretsiz site ve uygulamalar var. Ayrıca sözlük olarak da Tureng iyi iş görüyor. Onun yetersiz kalacağı durumlarda Google Çeviri ve Cambridge Sözlüğü de kullanılabilir. Kolay kelime öğrenimi için D&R’da satılan kelime kartları ve resimli sözlükleri satın alabilirsiniz.
Orta seviyede olanlara tavsiyeler
Bu seviyeden itibaren artık en önemli şey pratik. Tüm odak bunun üzerine olmalı. İngilizce yazmalı, okumalı, dinlemeli ve konuşmalısınız. İngilizcenizi konuşarak pekiştirmeniz gerekiyor. Yeterli seviyede konuşma pratiği yapmadan bir seviye sonrasına geçiş yapmak pek anlamlı olmaz. Mümkünse anadili Türkçe olmayan kişilerle bo bol konuşma pratiği yapılmalı. Dizileri İngilizce altyazı ile izlemek de okuma ve dinleme için iyi bir pratiktir. Netflix sağolsun, film ve dizilere Türkçe desteği sunduğu için bizi rahata alıştırıyor. Ama mümkünse İngilizce ses ve Türkçe, hatta İngilizce altyazı ile izleyerek pratik yapılmalı.
Gramer giderek karmaşıklaşacağı için her öğrenileni defalarca kullanmak ve pekiştirmek çok önemli. Bir gramer konusunu yeteri kadar pekiştirmeden yeni bir gramer konusuna geçiş yapılmamalı. Bu, karmaşayı biraz daha artırır ve unutmayı kolaylaştırır.
Orta seviyeden itibaren çok sayıda kelime öğrenmeniz gerekiyor. Ne kadar bilirseniz bilin, yetmiyor. Çünkü ileri seviyeye doğru ilerlediğinizde, her gördüğünüzü anlamak istiyorsunuz ve karşınıza mutlaka bilmediğiniz kelimeler çıkıyor. Kelime öğrenimi için başlı başına bir çalışma yapılmalı.
İleri seviyede olanlara tavsiyeler
İleri seviyede olana ne tavsiye verilebilir ki diye düşünebilirsiniz. Seviye ileri de olsa, hala eksik olan bir şeyler oluyor. Çünkü anadili İngilizce olanlardan farklı bir aksan kullanılıyor. Anadili İngilizce olmayan birisi, Native speaker denilen, yani anadil olarak konuşan birisi gibi kolay kolay konuşamaz. İleri seviyede olanlara da tavsiyem, giderek daha az aksanlı ve akıcı bir şekilde konuşabilmek için çaba sarfetmeleri olur.
[…] ayının ortasında Emniyet’ten çağrıldım ve karikatür şikâyeti için ifade verdim. Neden İngilizce Öğrenmelisiniz? başlıklı makalemin sonunda okuyucuları gülümseterek yazıyı bitirmek istediğim için Yiğit […]