Ne kadar özgürüz ve ne zaman gerçekten özgür oluruz?
İnsan sosyal bir varlık ve topluluğun huzurunun devamı için onu koruyan kurallara da uymak zorunda. Ancak insanlar, toplumun genel huzurunu etkilemeyecek olsa da bazı konularda davranışlarını, hareketlerini ve söylemlerini kısıtlarlar. Bir çeşit oto-kontrol sonucu olarak insanlar aslında kendi özgürlüklerini kendilerini kısıtlarlar. Bu durumda akla şu soru geliyor; aslında ne kadar özgürüz ve gerçekten özgür olabilir miyiz?
İnsan neden kendini kısıtlar?
Başkalarının bizim hakkımızda ne düşündüğünü, ne yaparsak ne düşünülebileceğini ve olası tepkilerini az ya da çok dikkate alırız. Örneğin sosyal medyada, kimsenin ne düşündüğünü ve ne tepki vereceğini umursamadan bir şeyler yazabiliyor ve gerçekten özgürce kendinizi ifade edebiliyor musunuz? Arada bir deniyor ve sonucu görüyorsunuzdur. Muhtemelen kötü deneyimlerden sonra düşüncelerinizi benzer serbestlikte açıklamıyorsunuz. Özellikle de her insanın birbirinden farklı düşündüğü, herkesin belli bir konuda hassasiyetinin olduğu bir çağda her düşündüğünü özgürce ifade edebilmek gerçekten zor bir iş. Eminim ki çoğunuz sırf bu yüzden sayısız tweet’e atmaktan vazgeçiyor ya da atarken belli bir filtreden geçiriyorsunuz. Başkalarının etkisinin ortadan kalktığında ne kadar rahatladığımıza ve özgürleştiğimize Instagram’daki iki özellik değişikliği örnek gösterilebilir. İlk olarak beğeni ve yorumlarımızı başkaları göremediğinde ne kadar rahatladığımızı hatırlayın. Siz ne düşünürseniz ya da ne amaçla etkileşimde bulunursanız bulunun, insanlar bunları istediği gibi yorumlayabiliyordu. Aynı şekilde beğeni sayılarının gizlenmesi de insanları “bunu paylaşırsam yeteri kadar etkileşim alır mı?” gibi gereksiz bir kaygıdan da kurtardı. Başkalarının etkisi ortadan kalktığında açıkça daha özgür oluyoruz. Bunların alternatifi elbette umursamamak ama o ana kadar umursamışsanız bunu birdenbire radikal bir şekilde değiştirmeniz de kolay değil.
İnsanın kişisel şartları da bazı konularda kendini kısıtlamasına sebep olur. Örneğin pazarlık gücü olmayan bir çalışansanız, kötü bir patrona ve kötü bir iş ortamına katlanmak zorunda kalabilirsiniz. Bazı kişilere belli sebeplerden dolayı ihtiyacınız varsa ya da yolunuzu tıkayabilecek belli kilit noktalarda bulunuyorlarsa, onlara da katlanmak zorunda kalabilirsiniz. İş, okul ya da sosyal çevrenizde bulunan bazı toksik arkadaşlarınıza da kişisel ve sosyal sebeplerle katlanmak zorunda kalabilirsiniz. Tüm bunlar, insanın özgür seçimlerini kendi kendine kısıtlamasının birer örneği. Bunlar gibi nice farklı konuda, dış etkenler, kendi şartlarımız ve o anki düşünce yapımızdan dolayı kendi özgürlüğümüzü kendimiz kısıtlarız. Bu ve benzeri kısıtlamalar bir noktadan sonra insanın genel mutluluğunu etkileyecek hâle gelebilir.
Ne zaman gerçekten özgür oluruz?
Bana göre insanın mutlu olmasını sağlayan önemli etkenlerden biri de özgür olmasıdır. İnsanın kendi sınırlarını kaldırıp özgürleşmesi öyle bir anda olabilecek bir şey değil. Tabi ki özgür olma kavramının sınırı da göreceli. En azından şu anda olduğunuzdan daha özgür olabilmeniz için kendi deneyimlerinden şu önerileri yapabilirim.
- Gerektiğinde vazgeçebilmek: Size olumlu olmaktan çok olumsuz etkisi olan ilişkilerinizden, arkadaşlarınızdan, işinizden, hobinizden ya da benzeri herhangi bir şeyden doğru zamanda vazgeçebilmek.
- “Hayır” diyebilmeyi alışkanlık haline getirmek: Herkesi her zaman mutlu edemezsiniz. 99 kere evet dediğiniz birine bir kez hayır dediğinizde o 99 evetin hiçbir önemi kalmaz. Bu yüzden ne kadar erken hayır diyebilirseniz o kadar bazı gereksiz yüklerden o kadar erken kurtulursunuz.
- Açık ve dürüst olmak: İnsanlar genellikle kendileri ile ilgili birçok temel konudaki detayları çevresinden saklar. Bunu yaptığınızda başkalarının sizin yerinize boşlukları doldurmasına (dedikodular, söylentiler, teoriler vs.) sebep olursunuz. En azından makul oranda açık, şeffaf ve dürüst olabilirseniz bir şeyleri saklama yükünden de kurtulursunuz.
- Size uygun bir çevreye sahip olmak: Yakın çevrenizi size uygun profilde arkadaşlıklar ve ilişkilerle düzenleyerek kendinizi daha iyi ve daha özgürce ifade edebileceğiniz bir çevreye sahip olabilirsiniz.
- Kişisel şartlarınızı değiştirmek: Bu aslında diğerlerine göre daha daha zor ve daha geniş kapsamlı bir yol. Aynı zamanda diğerleri ile de ilişkili. Örneğin daha iyi bir iş istiyorsanız sahip olduğunuz yetenekleri geliştireceksiniz. Böylece seçenekleriniz ve pazarlık gücünüz artacak. Böylece istemediğiniz bir firmada, istemediğiniz bir pozisyonda ve istemediğiniz kişilerle çalışmamak gibi bir seçeneğiniz oluşacak. Herhangi bir konuda daha başarılı olursanız insanların size bakışı olumlu yönde değişir. Bu da daha özgür hareket etmenizi sağlar. Aynı şekilde daha fazla kazandığınızda da benzer sonuçlar alırsınız. Daha ünlü olduğunuzda da daha özgür olursunuz. Bunun da kimi zaman çoğu kişinin hedefi olmak gibi bir bedeli olabilir. Ancak bunu umursamayacak eşiği aşmış olursunuz çünkü yanınızda olanlar, karşınızda olanlardan daha kalabalık olur. Ya da en azından sizi onaylayacak yeteri kadar insanı bulabilirsiniz. Bu da sizi düşüncelerinizi açıklarken daha özgür yapar.
Özetle; bir takım kişisel prensipler geliştirdiğinizde, şartlarımızı bize avantaj sağlayacak şekilde değiştirdiğimizde ve belli tepkileri umursamayacak eşiği geçtiğimizde daha özgürce hareket ederiz. Bunu yapmalıyız çünkü özgür ruh hali insanı mutlu eder.
[…] sınırlamasıdır. Umursamadığımızda ya da şartlarımız bize avantaj sağladığında daha özgürce hareket ederiz ve bu ruh hali insanı mutlu […]