Bilimkurgunun temeli, Star Trek: The Next Generation
Star Trek (Uzay Yolu) deyince çoğu insanın aklına 1966 yapımı orijinal seri, Kaptan Kirk ve Spock gelir ancak bana göre Star Trek’i Star Trek yapan, Star Trek: The Next Generation (Uzay Yolu: Yeni Nesil) dizisidir. Bu yazıda Star Trek: The Next Generation ve devamında gelen Star Trek dizilerinin bilimkurgu için anlamından bahsedeceğim.
Star Trek ve Star Trek: The Next Generation
Star Trek, insanlığın hem teknolojik hem de ahlâki açıdan ilerlediği, uzaya yayılarak federasyon kurduğu, keşif gemileri ile yeni medeniyetler ve canlı türleri aradığı uzay temalı bir gelecek ütopyası. Orijinal Star Trek 23. yüzyılda geçerken, Star Trek: The Next Generation 24. yüzyılda geçiyor. Bu tarihsel farklılık yenilenen gemi, tasarımlar, teknolojiler, kıyafetlerdeki genel değişimi açıklıyor.
Başarılı bir devam yapımı
Aradan on yıllar geçtikten sonra orijinalinden daha iyi devam yapımları çekmek zordur. Ancak The Next Generation, 1969’da sona eren orijinal seriyi gerçekten de yeni nesil bir konsepte son derece başarılı bir şekilde uyarladı. İşleniş ve bölüm bazlı konular açısından orijinaliyle benzerlikler taşısa da The Next Generation yepyeni ve farklı bir yapımdı.
Zamanının ötesinde
Star Trek: The Next Generation, 1987-94 yılları arasında 7 sezon olarak yayınlandı ve Türkiye’deki kanallarda da gösterildi. Diziyi ilk kez izlediğinizde bu yapımın 80’lerin sonlarına ait olduğuna inanmakta güçlük çekebilirsiniz çünkü kıyafetler, nesne ve mekân tasarımları zamanının çok ötesinde, adeta 2000’lerin başlarında çekilmiş gibi görünüyordu.
Star Trek: The Next Generation’ı farklı yapan nedir?
Star Trek: The Next Generation’da, her bölümde farklı bir konunun işlenmesi, her bölümün ortalamanın üzerinde bir bilimkurgu tatmini sunması ve felsefi altyapısıyla da diğer aksiyon yüklü uzay bilimkurgularından ayrılıyor. Dizi boyunca, zaman yolculuğundan farklı boyutlara, canlı kavramından bilince, medeniyet çatışmalarından felsefi çıkarımlara kadar bilimkurgu dünyasının ele alabileceği çoğu konuya tanık oluyorsunuz. Bu anlamda Star Trek: The Next Generation için bilimkurgunun temeli sayılabilecek bir dizi diyebiliriz. Ben, özellikle bilimkurgu öyküleri yazdığım dönemde hayal gücümü beslemek adına dizinin bölümlerinden epey ilham aldım. Star Trek: The Next Generation için bu paragrafta söylediklerimin çoğu orijinal seri ve 1987-2005 arasında çekilen diğer 3 dizi için de geçerli ancak konsept, senaryo, kurgu, karakterler ve oyunculuk açısından The Next Generation’ın yeri ayrı. Zaten yeni dizilerin çekildiği dönemde de The Next Generation ana dizi, diğerleri de onun başarısıyla yapılmış projelerdi.
Star Trek’in altın dönemi
1987’de orijinal seriyi yeni nesil formatında başarıyla güncelleştiren ve geliştiren bu dizi ve ardından gelen Deep Space Nine (1993), Voyager (1995) ve Enterprise (2001), başta yapımcı ve senarist Rick Berman olmak üzere başarılı, yaratıcı ve Star Trek ruhunu yakalayan bir ekip tarafından oluşturuldu. Her ne kadar benzer bir performansa ulaşmasa da yeni nesil Star Trek filmlerinde de bu ekibin imzası vardı. Star Trek’i yaratan ve ona gerçek ruhunu veren Gene Roddenberry‘nin 1991’de aramızdan ayrılmasına rağmen bu ekip harika işler başardı. Yapılan diziler bugün hâlâ keyifle izleniyor ve gerçek bilimkurgu severlerin ruhunu tatmin ediyor.
Böyle bir ekip yakalanmışken 1987-2005 arasındaki süreçte 4 harika dizinin ortaya çıkması büyük bir şans. Muhtemelen başka çalışmalara pek yer kalmamıştı ancak insan düşünmeden edemiyor; bu yaratıcı ve üretken dönemde gerçek Star Trek fanlarını mutlu edebilecek başka yapımlar da ortaya çıkabilir miydi? Çünkü yeni yapılan Star Trek uyarlamaları ne yazık ki bana aynı keyfi ve hissiyatı veremiyor.
Bilimkurguya buradan başlayın
Bilimkurguyu seviyorsanız ya da yeni giriş yapacaksanız Star Trek dizilerini, özellikle de Star Trek: The Next Generation’ı izlemenizi öneririm.
+ Yorum bulunmuyor
Yorum Yaz