Salgınla değişen zaman algısı

Salgınla değişen zaman algısı


Koronavirüs salgının bizi etkilemeye başladığı Mart 2020 ile Şubat 2022 arasına düşündüğümüzde aradan iki yılın geçtiğini fark etmek şaşırtıcı gelebilir. Bunun sebebi bu süre içerisinde zaman algımızı değiştirecek bir sürecin içerisinde kalmış olmamızdı.

Zaman nedir?

Zaman nedir, var mıdır yoksa insan tarafından icat edilmiştir konuları ilk çağlardan bu yana bilimin ve felsefenin ele aldığı konulardan biri. Aristoteles zamanın değişim ve olaylara bağlı olduğunu söyler. yani hiçbir şey değişmiyorsa zaman da yoktur.

Kişiye göre değişen zaman algısı

Zaman algısı bilişsel bir süreçtir ve kişiye göre değişir. Einstein bunu; “Bir erkek güzel bir kızın yanıdna bir saat oturursa, bu süre bir dakika gibi gelir. Fakat sıcak bir ocağın üzerinde bir dakika oturursa bir saatten uzun gelir. Görelilik böyle bir şeydir.” sözleriyle açıklar. Ben de Red Bull serbest düşüş deneyimi sırasında geçen 1 saniyeyi çok daha uzun algılamıştım.

Çocuklar ve yaşlı insanların zaman algısı da birbirinden farklıdır. Çocukken hayatımızın ilk yılları çok daha uzun geçiyormuş gibi gelirken, yaşımız ilerledikçe giderek zamanın çok daha hızlı geçtiğini düşünmeye başlarız. Yaş ilerleyince zamanın daha çabuk geçiyor olma algısı, yaşanan deneyimlerin gittikçe tekrar eder hale gelmesinden kaynaklanıyor. Erken yaşlarda her deneyim yeni olduğu için akılda kalıcılık yüksek oluyor, zaman algısı farklı işliyor.

Salgın döneminde fark ettiğim

Salgın döneminin zaman algımı değiştirdiğini ilk olarak 2021 Haziran ayı sonunda fark ettim. Salgınla birlikte istemli ya da istemsiz evlerimize kapandığımız 1,5 yıllık dönemin sonunda vâkâ sayılarının hafiflemesiyle yeniden sosyal hayatımıza dönmeye başlamıştık ancak bir tuhaflık vardı. Salgından bu yana görmediğimiz arkadaşlarımızla karşılaştığımızda “En son şu tarihte karşılaşmıştık. 1,5-2 yıl geçmiş. Yahu o kadar oldu mu?” şeklinde diyaloglar kurmaya başladık. 1,5 yıllık salgın dönemi zaman algımda öyle bir boşluk yaratmış ki, daha dün gibi gelen bazı şeylerin üzerinden aslında 2-3 yıl geçmiş olduğunu farkettikçe bir tuhaf hissetmeye başlamıştım. Aynı cümlelerin farklı kişiler tarafından da defalarca kurulduğunu gördüğümde salgının zaman algılarımız üzerinde yarattığı değişimi anladım. Adeta 2020 başında zaman evreninde bir solucan deliğine girdik ve 2021 yazında çıktık. O arada geçen zamanı belki birkaç ay olarak algıladık ama 1,5 yıl olarak algılamadığımız kesin.

Şu an 2022’nin kış aylarındayız ve yeniden artan vâkâ sayıları ve mevsim şartları sebebiyle sosyal hayattan bir süredir yine uzak kaldık. Zaman algısı yine bozulmaya başladı. 2019 gibi daha çok yakın görünen bir tarihin aslında 3 sene öncesi olduğu gerçeğini zihnimde bir yere oturtmakta zorluk çekiyorum.

Salgın dönemi zaman algımızı nasıl değiştirdi?

Salgın döneminde zamanımızın önemli bir kısmını evlerimizde ve yakın çevremizde geçirdik. Geçtiğimzi yaz ve şimdiki kış arasındaki 6 aylık dönemde yeniden sosyal hayatımıza dönmüş olsak da son iki yılın büyük kısmını hayattan genel olarak izole geçirdik. Sürekli evde olmanın bir sonucu, aynı deneyimlerin tekrar etmesi ve deneyimlerimizi farklılaştıracak imkânlar yoksun olmamız oldu. Bu süreç de zaman algımızı değiştirdi. Bu durum bizim hayatımız boyunca yaşadığımız deneyimlerden farklıydı. Tekrarlayan deneyimleri zihnimizde üst üste koyarak bir bütün olarak algılamaya başladık. Aralarda farklılık yaratacak eşsiz referans noktaları pek fazla olmadığı için zamanı olması gerekenden daha kısa olarak algıladık. Son birkaç aydır yeniden benzer bir sürecin içerisine girdik ve yeniden ne zaman çıkacağımız şimdilik belli değil. Kesin olan bir şey varsa o da bu salgının zaman algımızı değiştirmiş ve algısal olarak hayatımızı kısaltmış olması.

+ Yorum bulunmuyor

Yorum Yaz