Steve Jobs ve minimalizm

Steve Jobs ve minimalizm


En tanınmış minimalist kimdir diye sorsalar akla Steve Jobs‘dan başkası gelmez sanırım. Kendisinin böyle bir iddiası olmasa da yaptıklarıyla minimalistlere ilham verdi.

Steve Jobs, odaklanma yeteneğini ve sadelik tutkusunu Zen eğitimine bağlıyordu. Bu eğitim sezilere daha çok kulak vermesini sağlamış, ona dikkat dağıtıcı ya da gereksiz her şeyi elemeyi öğretmiş ve minimalist estetik anlayışını şekillendirmişti. Bu anlayış onun ürünlere ve hayata bakışı tümüyle değiştirmişti.

Apple ürün tasarımlarında minimalizm

Steve Jobs, her ürünün tasarım ve detayını kontrol eder, doğrudan müdahale ederdi. Apple’ın devrimsel ürünlerinin tamamı onun estetik ve minimalizm anlayışının birer yansıması. Bu ürünlerdeki minimalist yaklaşımlara bir bakalım.

iPod

Apple’ın bilgisaylardan sonraki ilk devrimsel ürünü olan iPod, benzerlerinin aksine sade ve kullanışlı bir arayüze sahipti. Jobs, iPod’a açma-kapama tuşu eklenmemesini istemişti. Projedeki diğer Apple çalışanlarını hayrete düşüren bu özellik daha sonra birçok Apple ürününde uygulanacaktı. Açma-kapama düğmesi Steve Jobs’a göre gereksizdi ve estetik açıdan kötüydü. Apple cihazları kullanılmadıklarında pasif hale geçeceklerdi ve herhangi bir tuşa dokunulduğunda uyanacaklardı. Kapamak için düğmeye gerek yoktu!

iPod’un kullanımını kolaylaştıran iki devrimsel fikir vardı. Kullanımı kolaylaştıran teker ve özelliklerin sadeleştirilmesi. Teker fikri hem tuş sayısını azaltıyor hem de pratik bir kullanıcı deneyimi sunuyordu. Steve Jobs, karmaşık bulduğu diğer taşınabilir müzik çalarlara göre iPod’un daha kullanıcı dostu olması için özelliklerinin kırpılması ve bunların masaüstü bilgisayara taşınması gerektiğine inanıyordu. Böylece kullanıcılar daha pratik bir arayüzde, en fazla üç aşamada tüm özelliklere ulaşabilecekti.

iPod aynı zamanda bembeyazdı. Buna kulaklıkları da dahildi. Başka hiçbir renk yoktu. Renk kullımında da sadeliğin sınırlarına gelinmişti.

iPhone

iPhone tasarımındaki en büyük sadeleştirme, fiziki tuşları kaldırarak yazılım yoluyla sanal bir klavye kullanılması oldu. Klavyeye ihtiyaç duyulduğunda ekran üzerinden sanal klavyeyi kullanabiliyordunuz ve klavye ile işiniz bittiğinde ekrandan kayboluyordu.

iPhone’da kullanılan dokunmatik ekranda istemdışı dokunmaları engellemek için de bazı önlemler gerekiyordu. Örneğin tuş kilidi gibi. Steve Jobs bunun da fiziki tuş yerine yazılım yoluyla halledilmesini istedi. Ortaya kaydırma hareketiyle açılan sanal tuş kilidi çıktı.

Apple’ın ürün paketleri de sadeydi ve karmaşıklıktan uzaktı. Steve Jobs tuşları eleyerek cihazları, özellikleri eleyerek yazılımları ve seçenekleri eleyerek arayüzleri sadeleştirdi.

Eşya seçme

Mükemmeliyetçi ve minimalist olan Steve Jobs için eşya seçmek de bir sorundu. Sahip olduğu ilk büyük evin içerisinde neredeyse hiç eşya yoktu. Eşya seçmekte zorlanıyordu çünkü, onun estetik ve mükemmeliyetçi anlayışına uygun eşya ve cihazları bulmadıkça bunları almıyordu. Çevresinde sadece takdir edebileceği şeylerin olmasını istiyordu. Yukarıda gördüğünüz fotoğraf da pazarlama amaçlı çekilmiş bir görüntü değil, Jobs’ın epeyce süre yaşadığı mobilyasız evinin gerçek bir kesiti.

Steve Jobs’ın karısı Laurene Powel, Jobs’ın minimalist ve mükemmeliyetçi anlayışını şöyle dile getiriyordu: “8 sene boyunca mobilyaları konuştuk. Elektrikli ev aletleri almak da dürtülerle yapılacak bir iş değil, felsefi bir görevdi.” Jobs yeni bir çamaşır makinesi alma süreçlerini birkaç yıl sonra Wired dergisine anlatmış.

“Bütün Amerikan malı çamaşır ve kurutma makineleri kusurluymuş meğer. Avrupalılar çok daha iyilerini yapıyorlar. Onların makineleri iki kat daha uzun sürede hallediyor! Çamaşırları aşağı yukarı dörtte üç daha az suyla yıkıyorlar ve giysilerinize çok daha az deterjan temas ediyor. En önemlisi, giysilerinizi yıpratmıyorlar. Çok daha az sabun ve su kullanıyorlar ama giysiler çok daha temiz, yumuşak ve dayanıklı oluyor. Eşimle ben hangi avantajları istediğimizi konuştuk. Sonunda tasarımdan epey bahsettik. Bizim için en önemli şey çamaşırlarımızın bir buçuk saat yerine bir saatte yıkanması mıydı yoksa giysilerimizin yumuşacık ve daha dayanıklı olması mıydı? Dörtte bir daha fazla suyu umursar mıydık? İki hafta kadar sher gece yemek masasında bunları konuştuk.”

Sonunda Alman malı Miele’de karar kıldılar. Jobs “yıllardır hiçbir yüksek teknoloji ürünü beni bu kadar heyecanlandırmamıştı” demişti.

Steve Jobs’ın servetine karşılık evinin gösterişsizliği, onu ziyarete gelen kişilerde şaşkınlık yaratıyordu.

Steve Jobs’ın siyah boğazlı kazak, kot pantolon ve spor ayakkabı kombinasyonu.

Kıyafet seçimi

Steve Jobs, 80’lerin başlarında yaptığı bir Japonya gezisinde Sony’nin başkanı Akio Morita’ya neden şirketteki herkesin üniforma giydiğini sordu. Morita, savaştan sonra kimsenin kıyafetinin kalmadığını ve Sony gibi şirketlerin işçilerine hergün giyecek bir şeyler vermek zorunda kaldığını, yıllar içerisinde üniformalara özgü özellikler eklendiğini ve böylece şirketle kaynaşma sağlandığını söyledi. Bundan çok etkilenen Jobs, aynısını Apple’da yapmaya karar verir çalışanlarına, Japon elbise tasarımcısı Issey Miyake’ye tasarlattığı tek tip yelek önerisinde bulunur. Amerikan kültürünün tamamen farklı olmasından ötürü bu fikir ağır bir tepkiyle karşılanır.

Jobs yine de Issey Miyake ile arkadaşlığını sürdürür ve hem kendine özgü bir tarzı olması hem de günlük hayatta rahat etmek için beğendiği siya boğazlı kazaktan 100 tane yaptırır. Biyografisini yazan Water Isaacson‘a dolabında istiflenmiş kazaklarını gösteren Jobs, ömür boyu yetecek kadar olduğunu söyler.

İşte Steve Jobs’ın bu basit ve değişmeyen kıyafet kombinasyonunun sırrı bu. Jobs, siyah boğazlı kazak, kot pantolon ve spor ayakkabı kombinasyonunu ölene kadar değiştirmedi.

+ Yorum bulunmuyor

Yorum Yaz