LinkedIn’in kısa tarihçesi ve profesyonel kullanımı
İş dünyasının en büyük dijital ağ platformu LinkedIn, dün yaptığı açıklama ile tasarımını yenilediğini duyurdu. Henüz tüm kullanıcılarda aktif olmadığı için deneme fırsatı bulamadığımız arayüzün birkaç hafta içerisinde tüm kullanıcılara açılması bekleniyor. Ben de bu güncelleme vesilesiyle epeydir ertelediğim LinkedIn yazımı yazmaya karar verdim. Bu yazıda LinkedIn’in geçtiği aşamalardan, kendi deneyimlerimden ve gözlemlerinden bahsedeceğim.
LinkedIn’in kısa tarihçesi
- 28 Aralık 2002’de profesyonel bir iş ağı oluşturmak amacıyla kuruldu
- LinkedIn’in web sayfası 5 Mayıs 2003’te kullanıma açıldı
- 2003 Ağustos’unda Alman Xing firması aynı amaçla kuruldu, yani erken evrede bir rekabet başladı
- LinkedIn’in rakibi Xing, Türkiye’de Cember.net’i 2008’de 4,36 milyon Euro karşılığında satın aldı
- 2004’te 1 milyon üyeye ulaştı
- 2005’te ürün geliştirmeye ağırlık vererek hizmetlerini detaylandırdı
- 2006’da 10 milyon üyeye ulaştı
- 2010’da aldığı yatırımla 2 milyar dolar değerlemeye ulaştı
- 2010’da İrlanda, Dublin’de şube açtı
- 2011’de borsaya açıldı
- 2011’de Türkçe kullanım özelliği geldi
- 2012’de sunum paylaşım platformu SlideShare’i $119 milyon dolara satın aldı
- 2012’de 6,5 milyon kullanıcının hesap şifreleri hackerlar tarafından ele geçirildi
- 2013’de haber uygulaması Pulse’u satın aldı
- 2015’te e-öğrenim platformu lynda.com’u 1,5 milyar dolara satın aldı
- 2016’da Microsoft tarafından 26,2 milyar dolara satın alındı
LinkedIn’i ne zaman kullanmaya başladım?
LinkedIn’in kısa hikayesi burada bitmiyor tabi ki. Bir kullanıcı olarak kendi deneyimlerimle LinkedIn’in nereden nereye geldiğinden bahsedeceğim. Aslında LinkedIn’den hemen önce, 2009’da kurulan Bizebiz.com adındaki yerli girişimle tanıştım. İş bağlantılarınızla ekleştiğinizde 2. ve 3. dereceden bağlantılarınızı gördüğünüz bir yapı, benim için yeni bir deneyimdi. Oldukça ilgimi çekmişti ve hızlı bir şekilde çevremi buna dahil etmeye çalıştım, yani erken benimseyen kitleden oldum. Ancak bu çaba esnasında LinkedIn diye uluslararası bir platformun varlığını öğrendim. LinkedIn o sırada dışarıdan ne olduğu anlaşılmayacak bir platformdu. Giriş yapmadan neye benzediği görülmüyordu, arayüzü de İngilizceydi. Çevremde fazla adını duyan da yoktu. Bu yüzden bir süre uzak kalmış olsam da 28 Kasım 2010’da siteye üye oldum.
LinkedIn’e kaydoluktan sonra Bizebiz.com’un yapısında LinkedIn’den esinlendiğini anladım. O sıralarda Alman Xing, LinkedIn’den biraz daha yaygın ve bilinir durumdaydı, hatta arayüzü de daha iyiydi. LinkedIn’e kaydoluktan sonra da yine Bizebiz.com’da olduğu gibi yine iş çevremi bu platforma yönlendirmeye çalıştım. Tabi ki herşeyin ilk zamanları zor oluyor. Bu yüzden belli bir süre yaygın bir ağ olamadı.
LinkedIn’in kullandığı diller arasında 2011 yazında Türkçe’nin eklenmesiyle Türkiye’deki kullanıcı sayısı daha hızlı yükselmeye başladı (Ben hala İngilizce arayüzü kullanıyorum bu arada).
LinkedIn’i farklı kılan nedir?
LinkedIn, alışılagelmiş İK platformlarının ötesinde tam anlamıyla bir profesyonel iş ağı. Yani LinkedIn’e üye olurken iş bulmak için değil, iş dünyasındaki dijital kartvizitiniz olması için üye oluyorsunuz. Ama bu iş arayamayacağınız veya size iş teklifi yapılmayacağı anlamına da gelmiyor. Hatta LinkedIn, sıradan bir CV’de sunamayacağınız özelliklerinizi ve kabiliyetlerinizi göstermeniz için de bir şans veriyor. Sizi siz yapan şey sadece okuduğunuz okul, bildiğiniz yabancı diller değildir. LinkedIn, üretkenliğinizi de ön plana çıkarabileceğiniz bir profil gösterim imkanı sunuyor. LinkedIn’in oyunlaştırma mekaniklerini kullanan bu profil yapısı da sizi daha donanımlı ve üretken olma yönünde motive ediyor. Ayrıca LinkedIn’in bağlantı yapısı da sizi networking konusunda daha aktif olmaya yöneltiyor.
LinkedIn’in henüz tam anlamıyla yaygınlaşmadığı dönemde ben de LinkedIn üzerinden birkaç önemli iş teklifi aldım. Bunlar benim başvurum üzerine gerçekleşen teklifler değil, tamamen İK ve şirket yöneticilerinin arayarak ulaşması sonucunda gerçekleşen tekliflerdi. LinkedIn bu anlamda sadece çalışanlara değil, İK’cılar ve şirket yöneticilere de detaylı bir yetenek avı imkanı da sunuyordu. LinkedIn’in kalabalıklaşmasının ardından iş tekliflerinin yapıldığı bir platform olma özelliğini yitirdiğini söylemek lazım (Spesifik bir durum söz konusu değilse).
LinkedIn neydi, ne oldu?
LinkedIn, benim üye olduğum o erken dönemde (Türkiye için), iş tekliflerinin yapıldığı, bağlantılarınızın bir anlam ifade ettiği, kaliteli ve seçkin bir platformdu. İngilizce arayüzü olması sebebiyle belli bir kitleyi de daha baştan eliyordu. 2011’deki Türkçe arayüz güncellemesi sonrasında platformun üye sayısı hızla arttı ve zaman içerisinde o eski zamanlardaki yapısı epeyce değişti. Peki neler değişti, bir bakalım.
Tanımadığınız herkesi eklemek
LinkedIn amacı profesyonel iş bağlantılarınızla ekleşmeniz. Ancak üyelerin önemli bir kısmı hiç tanımadığı, iletişim kurmayacağı ve iş yapmayacağı birçok insanı ekleyerek bağlantı ağını genişletmeye çalışıyor. Bu durum sadece Türkiye’de değil, dünyada da yaygın bir durum. Eğer markalar dürüst olsaydı isimli logo çalışmalarında da LinkedIn yukarıda böyle ifade edilmiş: “Hiçbir sebep olmadan insanlarla ekleşin”
Unvan abartma
LinkedIn yapısı gereği göz önündeki bir platform. Bu sebeple herkes kendisini en iyi şekilde sunma eğilimi içerisinde. Bunun da, normalde çok basit tanımlabilecek unvanları LinkedIn üzerinde daha uzun, daha süslü ve abartlı yazmak gibi sonuçları oluyor. Bu abartı eğilimi sonucunda, altında bir tane bile personel olmayan birçok insanın kendini müdür, direktör ilan ettiğini görüyoruz. Cem Yılmaz’ın BİFO konserindeki esprisi gibi, “nasıl olsa bilmiyorlar hocam, gönder gitsin” mantığıyla yapılan bir vitrin düzeltmesi alsında.
Tek kişilik firma sahibinin kendini CEO olarak tanımlaması, üç kişilik firmada birinin CTO, diğerinin CMO veya COO olması gibi durumlara da sıkça rastlanabiliyor. Ucundan kıyısından bir girişime dahil olmuş olanların da co-founder olması da buna eklenebilir.
Elma armut hesabı, 62’den tavşan
Bu en can sıkıcı değişimlerden birisi. Koskoca şirket yöneticileri, CEO’lar kuş, tavşan, elma-armut-muz toplama hesabı yapıyor, yüzlerce insan da bunu beğeniyor, cevap veriyor.
Profesyonellik bir yana, gerçekten çocukça bir durum ve malesef LinkedIn üzerinde buna sıkça rastlıyoruz.
Alakasız içerikler
Sadece sayı toplama bulmacaları değil, alakasız ne kadar içerik varsa LinkedIn akışında görünmeye başladı. Bunları doğrudan bağlantılarınız paylaşmasa da, eğer bu paylaşımları beğeniyorlarsa görüyorsunuz. Mesela yukarıdaki iki örnek. Facebook’ta olması gereken bu iki içeriğin LinkedIn profesyonel iş ağı akışında ne işi var? Son dönemde de gündem gereği siyasi paylaşımlar artmaya başladı. Bunların hiçbirinin bu ağda olmaması gerekiyor.
Alakasız profil fotoğrafları
LinkedIn profesyonel bir iş ağı platformu. Burası sizin dijital kartvizitiniz, CV’niz. Ancak LinkedIn’in bu yapısı herkesçe tam olarak anlaşılamamış durumda. Bebeğinin fotoğrafını koyanlar, başkasının fotoğrafını koyanlar, bir nesnenin fotoğrafını koyanlar, LinkedIn’in yapısını anlayamamış olan örneklerden birkaçı sadece. İş başvurusu yapıyorken nasıl ki bebeğimizin fotorğafını koymamız anlamsız olacaksa, LinkedIn profilimize de koymamız o derece anlamsızdır.
Taciz
LinkedIn’in kullanıcı profilinin tabana yayılmasının ardından, yukarıdaki sıkıntıların yanı sıra kadınlara taciz de bir sorun haline gelmeye başladı. Sorun yaygınlaşınca Terkedin kampanyası da gündeme geldi. Ancak burada fikrim şu ki, tüm güvenlik ayarları elinizin altında olan bir platformda Terkedin demek yerine tanımadığı bağlantılarla ekleşmemek, taciz içerikli bağlantıları silmek gibi seçenekler daha profesyonelce olur.
LinkedIn’in profesyonel kullanımı
LinkedIn, oyunlaştırma dinamiklerini de kullanarak sizi profilinizi geliştirmeniz için motive ediyor, kendinizi tam olarak ifade edebilmeniz, güçlü olan yanlarınızı ön plana çıkarabilmeniz için imkan sağlıyor. Bu özelliklerden sonuna kadar yararlanmak lazım.
- LinkedIn profil fotoğrafınız iş ortamına uygun olmalı
- Unvanınız abartıdan uzak olmalı, sizi anlatmalı
- Profil özetinde kendinizi, vizyonunuzu ve kabiliyetlerinizi kısaca özetleyin
- Profilinizce güçlü yönlerinizi öne çıkarın (skills & endorsment)
- Profilinizi belli aralıklarla optimize edin (fazlalıkları atın)
- İş arkadaşlarınız, yöneticiniz veya proje paydaşlarınıza referans yazdırın
- İş ağınıza tanıdığınız, iş yaptığınız veya yapacağınız insanları ekleyin
- Rahatsızlık veren bağlantılarınızı silin
- Paylaşımlarını beğenmediğiniz bağlantılarınızı akıştaki güncellemelerden kaldırın
- İş ağınızdaki gelişmeleri görmek için haftada en az 1-2 kez ziyaret edin
- İş dünyası ile alakalı paylaşımlar yapın
- Blog yazısı, sunum, proje gelişimi vs gibi güncellemelerinizi düzenli olarak paylaşarak bağlantılarınızı haberdar edin
- İşinizle alakalı marka ve grupları takip edin
[…] seti kavramı çoğumuzun hayatına LinkedIn ile girdi. Daha sonraları özgeçmişlerin bir parçası haline geldi ancak halen yeteri kadar […]
[…] anlamda yetenek seti kavramı çoğumuzun hayatına LinkedIn ile girdi. Daha sonraları özgeçmişlerin bir parçası haline geldi ancak halen yeteri kadar […]