Türkiye hakkında bazı gerçekler
Her şeyden önce bu yazı Türkiye’nin bir sosyo-ekonomik özeti gibi görünse de aslında yeni iş kurmayı düşünecek herkesin farkında olması gereken bazı gerçekleri istatistiki verilerle göstermektedir. Daha önce Serdar Kuzuloğlu’nun yazdığı ve Utku Kaynar’ın geliştirerek çözümleme eklediği yazıya benzer şekilde ben de kendi istatistiki araştırmamla öncekilere paralel bir yazı hazırladım.
Hayat, biz ve çevremizden ibaret değil
Ben ve bu yazıyı okuyanlar; ortalama olarak eğitimli ve ekonomik açıdan orta sınıfa dahil insanlarız. Yaşadığımız yer, işimiz ve yakın çevremiz de benzer bir profile sahip. Bu durum da doğal olarak bizleri bir yanılgıya sürüklüyor. Bizler, kendimiz ve yakın çevremizle resmin geri kalanından izole yaşıyoruz. Bu da Türkiye’nin profilini tanımamızı zorlaştırıyor. Bu sebeple bazı rakamları görmek, Türkiye’yi tanımak ve anlamak açısından faydalı olacaktır.
Eğitim
Muhtemelen her 5 arkadaşınızdan 4’ü ya üniversite mezunu ya da öğrencisidir. Ancak Türkiye’de yüksek okul veya fakülte mezunu sayısı 5.913.187. Yani üniversite mezunlarının toplam nüfusa oranı sadece %11 (TÜİK 2013). Avrupa’da bu oran %37. Sınır komşumuz Rusya’da ise halkın yarısından fazlası (%53,3) üniversite mezunu.
Üniversite sayılarına baktığımızda Türkiye’nin Mısır’a denk olduğunu görüyoruz. Gelişmiş ülkeler bir yana, haritada yerini göstermekte zorlanacağımız birçok ülkenin de Türkiye’yi üniversite sayısında en az 5’e 10’a katladığını görüyoruz.
- Mısır 173
- Türkiye 196
- İran 343
- Rusya 1.108
- Fransa 1.062
- Japonya 1.223
- Meksika 1.341
- Bangladeş 1.268
- Endonezya 1.236
- İspanya 1.415
- Arjantin 1.705
- Filipinler 2.060
Sayı her şey değildir, kalite de önemlidir: Dünyadaki en iyi 500 üniversite arasına Türkiye’den sadece iki üniversite girebilirken, Tayvan’dan 11 üniversite girmiş. Yani bu istatistik de pek iç açıcı değil.
Kişisel Gelişim
Bir insan eğitim alsa da almasa da kendini geliştirebilir, geliştirmelidir de. Kendini geliştirmenin en etkili yolu ise okumaktır. Türkiye’de kişi başına düşen kitap sayısı 7,1 (2013). Bu sayı, ülke içinde basılan tüm kitapların kişi başı ortalaması (ders kitapları dahil).
DESAM tarafından hazırlanan Ar-Ge raporuna göre Türk halkı günde altı saatini televizyona, üç saatini ise internete ayırırken, kitap okumaya yılda ancak altı saat harcıyor. AB ülkelerinde % 21 olan kitap okuma oranı, Türkiye’de sadece % 0,01.
Yabancı dil
Sadece eğitim yetmez, dünyayı anlayabilmek için yabancı dil de bilmek gerekiyor elbette. Türkiye’de ise yabancı dil bilenlerin nüfusa oranı %9. Yani bir başka deyişle halkın %90’ından fazlası dünyadaki gelişmeleri Türkçe yayınlar dışında takip edebilecek durumda değil.
Yurt dışı seyahat
Türkiye, çevremizden ibaret olmadığı gibi dünya da Türkiye’den ibaret değil. Başka ülkeleri gezip görmek, oralarda yaşamak da dünyayı anlamak için önemli. Türkiye’de pasaport sahiplik oranı %10. Yani başka bir deyişle nüfusun %90’ı Edirne’den ötesini görebilmiş değil. 2014’te yurt dışına çıkan TC vatandaşı 8,3 milyon olarak gerçekleşirken, en çok ziyaret edilen ülke Gürcistan olmuş. Yani yurt dışına çıkanların da çoğunun gelişmiş ülkelere gittiğini söyleyemeyiz.
Yurt içi seyahat
Nüfusun %90’ı Edirne’den ötesini görmedi diyoruz ama İstanbul’da yaşayıp denizi görmeyenler de var. 2009’daki bir araştırmaya göre İstanbul’daki 4 ilçedeki (Bağcılar, Esenler, Gaziosmanpaşa ve Güngören) ilköğretim öğrencilerinden %8,1’i hayatları boyunca hiç deniz görmemişti. DenizTemiz Derneği ve İDO’nun desteğiyle bu çocuklar denizle buluşturulmuştu (Türkiye’nin ve İstanbul’un üç tarafı denizlerle çevrili).
Ekonomi
Türkiye, kalabalık nüfusundan dolayı dünyadaki en büyük 20 ekonomi arasına girse de, ortalama bir vatandaşın refahı açısından baktığımızda dünyada 62. sırada bulunuyor. 2015 rakamlarına göre Estonya ve krizden iflas noktasına gelmiş Yunanistan bizden iki kat daha zengin. Gelişmiş ülkelerde ise fark 4-5 kattan fazla.
Kişi başına milli gelir karşılaştırması:
- Türkiye 9.437
- Estonya 17.288
- Yunanistan 18.064
- Kıbrıs Rum Kesimi 22.587
- İspanya 25.865
- İtalya 29.867
- Fransa 37.675
- Almanya 40,997
- İsveç 49.866
- ABD 55.805
- Norveç 74.822
- İsviçre 80.675
Tabi burada görülen rakamlar tüm nüfusun ortalaması. Türkiye’nin gelir adaletsizliğinde dünyada 3. sırada olması da aslında aradaki farkın çok daha büyük olduğunu gösteriyor.
Çok basit bir örnek vereceğim. Bir gün bir otobüs durağında kumaş pantolon ve ceket giyen 50’li yaşlarda bir adam gördüm. Elindeki çantadan resmi evrak olduğunu tahmin ettiğim bir kaç belge çıkardı. Çantanın üzerinde de İngiliz müzik grubu One Direction’ın kocaman bir fotoğrafı vardı. Belli ki ceket almaya ve otobüse binmeye yetecek kadar parası var, ancak bir evrak çantası alacak kadar parası yok ve muhtemelen evdeki küçük kızının çantasını bu iş için kullanmak zorunda kalmış. Yoksa 50’i yaşlarının ortasındaki bir adam, resmi işini halletmeye giderken neden böyle bir çanta kullansın ki? İşte bu, Türkiye’nin görünmeyen yüzünün bir özetidir aslında.
Teknoloji
Asgari ücretle çalışan birçok insanın elinde son model akıllı telefon olması da Türkiye’deki akıllı telefon sayısının bir hayli olduğunu düşündürüyor. Ancak gerçekte Türkiye’deki akıllı telefon penetrasyonu %40. Yani bir başka deyişle, halkın %60’ı hala akıllı telefon kullanmıyor/kullanamıyor. Bizler HD ve 4K yayınlardan bahsederken milyonlarca insanın evinde tüplü televizyon bulunduğu gerçeğini de hatırlatmak lazım.
E-Ticaret
Kredi kartı kullanımında son 10 yılda büyük bir artış yaşandı. Milyonlarca insanın birden fazla kredi kartı bulunuyor. Ancak bunların çoğu bir genel borç erteleme aracı olarak kullanılıyor. Türkiye’deki 55 milyon adet civarındaki kredi kartının 22 milyonu e-ticaret işlemlerinde kullanılmış. Yani kredi kartlarının geriye kalan %60’ı internette hiç kullanılmamış. Teknolojinin dönüşümüne ayak uydurmakta zorlanan sadece tüketiciler değil. Türkiye’deki en büyük 100 perakendeciden 35’nin hala bir e-ticaret sitesi bulunmuyor.
Verilerin yorumlanması
- Türkiye eğitimsiz bir nüfusa sahip ve eğitimin genel kalitesi düşük
- Ortalama bir birey kendini geliştirme çabasında değil
- Yabancı dil bilenlerin ve yurt dışına çıkanların oranı çok düşük
- Yurt içinde bile yaşanılan şehrin sadece belli bir kısmını gören çok sayıda insan var
- Nüfusun önemli bir kısmı düşük gelire sahip
- Teknoloji penetrasyonu ve e-ticaret kullanımı düşük
Biraz daha genelleştirirsek, dünya ile paralel gitmiyoruz. Dünyadaki gelişmekte olan ülkeler arasında bile birçok alanda gerideyiz.
Coğrafi ve kültürel farklılık
Malcolm Gladwell, ünlü kitabı Outliers’da (Outliers – Çizginin Dışındakiler: Bazı İnsanlar Neden Daha Başarılı Olur? / MediaCat Yayınları 2009) bazı insanların neden daha başarılı olduğuna dair çeşitli örnekler veriyordu. Bu örneklerden birisi de doğru yer ve doğru zamanda doğanların, diğerlerinden daha avantajlı olduğuydu. Bu teoriye göre Bill Gates ve Steve Jobs farklı yıllarda farklı bir coğrafyada yaşamış olsaydılar bugünkü noktaya ulaşamayacaklardı. Yani bir nevi “coğrafya kaderdir” tezini savunuyor. Aile desteği, kaynaklara erişim, sermaye bolluğu ve gelişmiş pazar faktörlerini göz önünde bulundurduğumuzda bu tezin oldukça mantıklı olduğunu söyleyebiliriz. Türkiye ne yazık ki bu faktörleri gelişmiş ülkeler kadar sunamıyor. Bu da hem girişimci, hem de tüketici için farklı hayat senaryolarına sebep oluyor.
Genel Değerlendirme
Türkiye’nin 76 milyonluk büyük nüfusunu düşünürken, aslında önemli bir kısmının geçim sıkıntısı çektiğini ve Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi‘nin alt basamaklarından ötesini de düşünemediğini dikkate almak gerekiyor.
Nüfusun büyük bölümü aynı zamanda eğitimsiz ve kendini geliştirmiyor. Yaşadığı ülkeyi de dünyayı da tam olarak bilmiyor, gelişmeleri takip edemiyor. Değişime karşı da direnç gösteriyor. Peki bütün bunlar tam olarak ne demek oluyor?
- E-Ticaret ve teknoloji penetrasyonu yakın zamanda yüksek bir seviyeye ulaşmayacak
- E-Ticaret, alım gücü belli bir seviyenin üzerindeki insanlar için bir anlam ifade ediyor
- Dikeydeki bazı girişimler için yeterli pazar büyüklükleri yok
- Dünyada ilgi gören bir girişim burada herhangi bir ihtiyaca karşılık gelmiyor
- Tamamlayıcı çözüm ortakları yeterli düzeyde değil
- Girişimlerde ihtiyaç duyulan yüksek nitelikli insan sayısı az
- Çoğu girişim hiçbir zaman fonlanamayacak ya da yeteri kadar fon alamayacak
- Bir Türk olarak dünya markası çıkarabilirsiniz ama Türkiye yerine farklı bir yerden başlamak şartıyla
Sonuç olarak: Türk insanı ve Türkiye’nin şartları sizin sandığınızdan, takip ettiğinizden ve tahmin ettiğinizden çok daha farklı. Bu gerçekleri göz önünde bulundurmak sizi olası risklerden ve kayıplardan koruyabilir. Yeni bir girişimde bulunurken Cem Yılmaz gibi “günde 10 tane satsak” yaklaşımında bulunmadan önce ülkenizi “gerçekten” tanımanızda fayda var.
Güncelleme (17.02.2017):
İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın ‘Kültür Sanatta Katılımcı Yaklaşımlar’ başlıklı raporuna göre:
- Kültür sanat alanında hiçbir etkinliğe katılmayanların oranı %70
- Toplumun %49’u hiç sinemaya gitmemiş
- %39’u hiç kitap okumuyor
- %66’sı konser, tiyatro ya da opera gibi herhangi bir etkinliğe katılmamış
- %81’i hiçbir enstrüman çalmıyor
- %47’si dergi okumuyor
- %86’sı bir hobi kursuna hiç gitmemiş
- %85’lik bir kesimse en sık yapılan etkinliğin televizyon izlemek
Kaynaklar:
- https://www.mserdark.com/internet-girisimcilerine-dost-tavsiyeleri/
- https://utkukaynar.com/2014/07/20/turkiyeistatistik/
- http://www.akademikpersonel.org/anasayfa/universite-mezunu-orani-avrupa-turkiye.html
- http://www.sozcu.com.tr/egitim/dunyanin-en-okumus-10-ulkesi.html
- https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9Clkelere_g%C3%B6re_%C3%BCniversite_say%C4%B1s%C4%B1
- http://www.webometrics.info/en/node/54
- http://www.turkyaybir.org.tr/haberler/2013te-kitap-uretimi-yuzde-12-artti/410
- http://www.abhaber.com/ab-ulkelerinde-yuzde-21-olan-kitap-okuma-orani-turkiyede-sadece-yuzde-001/
- http://www.tursab.org.tr/dosya/12304/2014-yurtdisi122403337715_12304_3652446.pdf
- http://www.ntv.com.tr/turkiye/istanbulda-deniz-gormemis-cocuk-var,o7zCAZ3G5EeNmgj3yHkmaA
- https://tr.wikipedia.org/wiki/%C3%9Clkelerin_ki%C5%9Fi_ba%C5%9F%C4%B1na_GSY%C4%B0H’ya_%28nominal%29_g%C3%B6re_s%C4%B1ralan%C4%B1%C5%9F%C4%B1
- https://en.wikipedia.org/wiki/List_of_countries_by_GDP_%28nominal%29_per_capita
- http://www.bloomberght.com/haberler/haber/1786057-oecd-gelir-dagilimi-adaletsizligi-son-30-yilin-en-yuksek-seviyesinde/
- http://www.teknokulis.com/haberler/kurumsal/2015/02/13/turkcellde-akilli-telefon-penetrasyonu-40a-ulasti
- http://www.retailler.net/en-buyuk-100-perakendecinin-35inin-e-ticaret-sitesi-yok/
- https://medium.com/turkce/co%C4%9Frafya-kader-midir-do%C4%9Fulular-ve-bat%C4%B1l%C4%B1lar-farkl%C4%B1-m%C4%B1-d%C3%BC%C5%9F%C3%BCn%C3%BCr-a5f8acde6436#.7jtstd3tc
- https://tr.wikipedia.org/wiki/Maslow_teorisi
- https://tr.sputniknews.com/kultur/201702151027237532-iksv-kultur-sanat-raporu/
Ne kadar hazin ve umutsuz bir tablo ülkemiz ve insanımız için. Ama bence atladığınız bir ayrıntı var; toplum ve birey psikolojisi. Bizde toplumun psikolojisi genelde bireyin psikolojisi ile örtüşmez, bu da girişimlerin önünde eğitim, ekonomi vs kadar önemli bir etkendir bana göre. Girişim fikirleri konusunda dünyadan geri olduğumuzu düşünmüyorum, aksine çok daha iyi fikirlerimiz var ama çevresel etmenler ve toplumun psikolojik yaklaşımı pek çok girişimin bizim için hayata geçmeden yok olup gitmesine sebep oluyor. Hakkımızda hayırlısı olması dileğiyle, bilgilendirici ve realist yazınız için teşekkürler…
Güzel bir analiz ve derleme, elinize sağlık. Mikro hayatlarımızdan üzerinden makro bakış açısı ve düşüncelere çıkabilmek umuduyla..
[…] genel anlamda bir sorun. Sorunun boyutunu istatistik açısından ortaya koymak gerekirse; Türkiye’de yabancı dil bilenlerin oranı %9. Yani nüfusun %90’ından daha fazlası dünyadaki gelişmeleri Türkçe yayınlar dışında […]
[…] neredeyse her ilanda böyle bir talep var ancak bunun da pratikte bir karşılığı yok. Çünkü Türkiye’de (İngilizce harici diller de dahil) yabancı dil bilme oranı %10’lar seviye… ve bunun önemli bir kısmının da İngilizcesi yeterli değil veya aktif olarak kullanmıyor. […]
[…] neredeyse şehirlerarası yolculuk sürelerine ulaşırken, bu ulaşım zorluğu ve izolasyon, İstanbul’da yaşayıp hayatında hiç deniz kıyısı görmemiş insanların olduğu gerçeğini ortaya […]